Kadın kocası ile iyi geçinmelidir!
Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.
Bir kadın, kocasını güzel karşılamalı, kocasına güzel sözler söyleyerek hoşnutluğunu kazanmaya çalışmalıdır.
Hz. Muhammed (s.a.v.), kadının bu hareketinden dolayı kocasına buyurdu ki: (Hanımına selam söyle, yarı şehit sevabına kavuştuğunu haber ver!)
Kadınların Cennete girmeleri erkeklere göre daha kolaydır.
Kadın, beş vakit namazı kılar, orucunu tutar, kendini yabancılardan korur ve kocasına muti olursa, Cennete girer.
Erkeğini razı eden kadın için korku yoktur.
Kocası razı olduğu halde ölen kadın Cennete girer.
Kocasına muhabbet gösteren, çocuk doğuran, öfkelendiği an veya kocası kendine kızdığı zaman, kocasını razı edinceye kadar uyumayan kadın Cennetliktir.
Kadına ziynet eşyası mubahtır. Ziynet almak için kocasını müşkül duruma düşürmemeli, yabancılara ziynetlerini göstermemelidir! Böyle olunca ziynetleri Cennete girmelerine mani olmaz.
Cennette kadınların az olduğunu gördüm. Sebebini sordum. “Onları altın ve ziynet eşyası meşgul etti” dediler.
Kadın, kocasına, elinden geldiği kadar güler yüzlü davranıp, sevgi göstermeli, dili ile de onu incitmemelidir.
Kıyamette Allah, kocasına dili ile eziyet eden kadının dilini 70 arşın uzun yapıp, boynuna dolar. Kocasına kötü gözle bakan kadını da başı kesik ve bedeni parçalanmış hale çevirir.
Senden ne gördüm diyerek küfran-ı nimette bulunmamalıdır!
Eğer kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunmasalar, namaz kılanlar hemen Cennete girerdi.
Cehennem halkının ekseriyetini kadınların teşkil ettiğini gördüm. Sebebi de, çok lanet ederler ve kocalarına karşı küfran-ı nimette bulunurlar.
Kocasına bir iyilik yapmışsa, başına kakmamalıdır. Yeme ve giyme gibi hususlarda kocasını üzmemeli, yapamayacağı şeyi ondan istememelidir! Kocasının şerefini korumalı, her işte onun rızasını kazanıp gönlünü hoş etmeye çalışmalıdır!
Kocanın hanımı üzerindeki hakkı, benim sizin üzerinizdeki hakkım gibidir. O halde kocasının hakkını gözetmeyen, Allah’ ın hakkını gözetmemiş olur.
Kadın, kocasını üzmemelidir.
Bir gün Hazret-i Fatıma, ağlayarak babasının huzuruna geldi. Resulullah efendimiz buyurdu ki:
– Ya Fatıma, niçin ağlıyorsun?
– Kasıtsız söylediğim bir sözden Ali bana kızdı. Özür diledim. Fakat onu üzdüğüm için ağlıyorum.
– Kızım, bilmez misin, Allah’ ın rızası kocanın rızasına bağlıdır. Ne mutlu o kadına ki daima kocasının rızasını arar, kocası ondan razı olur. Kadınlar için en üstün ibadet, kocasına itaattir. Erkek, hanımından razı olunca, o kadın istediği kapıdan Cennete girmeye hak kazanır. Kocasını üzen kadın, onu razı edinceye kadar, Allah’ ın lanetinde olur.
Koca hakkına riayet, kadına cihad etmiş gibi sevap kazandırır.
Koca hakkına riayet, Allah yolunda cihad etmek gibidir.
Kadın, kocasından izinsiz olarak nafile oruç tutamaz. Eğer tutarsa, aç ve susuz kalmış olur, sevap kazanamaz. Kocasından izinsiz evinden dışarı çıkamaz. Çıkarsa, gökteki melekler, geri evine dönünceye kadar ona lanet eder.
Bir erkek, ihtiyacı için hanımını çağırsa, kadın tandır başında olsa da, hemen ihtiyacına cevap versin!
Kocası çağırdığı halde yatağa gelmeyen kadına melekler sabaha kadar lanet eder.
İzinsiz evden çıkan kadına, kocası razı oluncaya kadar, güneşin ve ayın doğduğu her şey lanet eder.
Kadın, kocasından izinsiz [ana, baba, kardeşleri dahil] hiç kimseyi evine alamaz, nafile namaz kılamaz.
Kadınlarınızı süslü giyinmekten men ediniz! Beni İsrail kadınları süslü giyinip camiye gururlanarak yürüdükleri için lanetlenmişlerdir.
Kocası razı oluncaya kadar, kadının namazları ve hiçbir iyiliği kabul olmaz. – Kadının namazları kabul olmaz demek, namaz borcundan kurtulur, fakat namaz kılmakla meydana gelecek büyük sevaba kavuşamaz demektir. Namazı boşa gider demek değildir.
Karı koca iyi geçinip, birbirlerinin rızalarını almaya çalışmalıdır.
SORU CEVAPSoru: Kocamdan habersiz, mevlit için, vaaz dinlemek için, namaz kılmak için camiye, komşuların evlerine gitmem doğru mudur?
Cevap: Zaruri gereken din ilimlerini beyi öğretmeyen kadın, münasip bir kadın hocadan bunları öğrenebilmek için izinsiz gidebilir. Beyiniz izin verse bile, komşularda uygunsuz şeyler konuşulan toplantılara gitmenizi tavsiye etmeyiz. Kadınların camilere de gitmeleri uygun değildir. Birkaç kadının toplanıp uygun bir ilmihal kitabı okumaları çok iyi olur.
Soru: Dışarı çıkarken her defasında eşimden izin almak durumunda mıyım?
Cevap: Bir defa izin alınır. Yani ben istediğim zaman dışarı çıkabilir miyim dersiniz. Tamam derse her zaman çıkabilirsiniz. Çıkamazsın derse işe de gidemezsiniz. Evde ona ait malları da dilenciye veya misafirlere izinsiz veremezsiniz. Yani misafirinize bir bardak çay veremezsiniz. Ama (İstediğin şeyi istediğin yere harcayabilirsin ve istediğin zaman istediğin yere gidersin) gibi izin alırsanız, istediğinizi istediğiniz gibi harcarsınız ve istediğiniz yere gidersiniz. İzinsiz yapmamak gerekir.
Soru: Kadın, gittiği yerde, gıybet ediyor, yalan söylüyorsa işlediği günahlar kocasına da yazılır mı?
Cevap: Bilmezse yazılmaz. Günah işleyeceğini bilerek gönderirse yazılır.
Soru: Mukim bir bayan başka şehirdeki kocasının veya mahrem bir akrabasının yanına mahremsiz gidebilir mi?
Cevap: Mukim iken gidemez. Seferde ise gidebilir. Mesela kocası ile İstanbul’da oturuyor. Kocası ile Ankara’ya gitmiştir. Sonra kocası İstanbul’a gelmiştir. Kadın bir hafta sonra yanında mahremi olmadan da İstanbul’ a kocasının yanına gelebilir.
Soru: Kadının cihadı nasıl olur?
Cevap: Hz. Muhammed, ev işlerini Hazret-i Fatıma’ya, dış işlerini Hz. Ali’ ye vermiş, bu hususta şöyle buyurmuştur:
Hanımının evde oturması için, işlerini gören, ihtiyaçlarını karşılayan, onu yabancı erkeklerin görmesinden koruyan, ümmet-i Muhammedin düşmana esir düşenlerini satın almış, azat etmiş gibi sevaba kavuşur.
Ya Fatıma, ne mutlu o kadına ki, kocası ondan razı olur. Allah farz kıldığını yapmaktan ve kocasına itaatten sonra kadınlar için, yün eğirmekten, iplik bükmekten üstün iş yoktur. Bir saat yün eğirmek, iplik bükmek veya dokumak, kadınlar için bir yıl ibadet etmekten daha sevaptır. Dokudukları her iplik için amel defterlerine bir şehit sevabı yazılır.
Beş vakit namazını kılan, malının zekatını veren, Ramazan orucunu tutan, kocasının günah olmayan işlerinde ona itaat eden ve tesettüre uyan kadın, Cennete istediği kapıdan girer.
Hz. Muhammed, kendi kızına ve diğer kadınlara şehit sevabı kazanmak için ev işleri ile meşgul olmalarını emretmektedir.
Kadının cihadı, kocası ile iyi geçinmektir.
Geçimsiz kocanın hakkı
Soru: Huysuz bir kocaya da dinin emrettiği şekilde mi davranmalıdır?
Cevap: Zalime de, mazluma da dinin emrettiği şekilde hareket edilir. İyilik eden, hanımını üzmeyen kocanın nesine sabredilir? Kadın huysuz olursa, kocası sabreder, kocası huysuz olursa hanımı sabreder. Bu imtihanda sabreden çok sevap alır. Kötülük eden, kendine eder.
Mazlumların, sabredenlerin yardımcısı Allah’ tır. Allah, kimsenin hakkını kimsede koymaz. Sabredenlere sayısız mükafat verir.
Karı-koca birbirinin kötü huylarına sabretmelidir!
Hanımının kötü huylarına katlanan erkek, belalara sabreden Eyyüb aleyhisselam gibi mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hazret-i Asiye gibi sevaba kavuşur.
İyi insan, yalnız başkalarına kötülük etmeyen kimse demek değildir. Başkalarından gelen kötülüklere de güzel sabreden kimsedir.
Soru: Kocanın dine aykırı emirlerine uyulur mu?
Cevap: Hiçbir koca, hanımına dine aykırı emir veremez. (İçki içeceksin, namaz kılmayacaksın, açık gezeceksin) diyemez. Derse, yapılmaz.
Hz. Muhammed; Halıka isyan olan işte, kula itaat edilmez! buyuruyor.
Ana-baba da dese, amir de dese, yapılmaz. Fakat yine de güzellikle yapmamaya çalışmalıdır.
Kocasının yatağından kaçan kadına, melekler sabaha kadar lanet eder.
Kadının üzerinde en büyük hak sahibi kocasıdır, erkeğin de anasıdır.
Kadın, kocasının hakkını ödemedikçe, Allah hakkını ödemiş olmaz.
Günümüzün çalışma şartları ağır, para kazanma çok zordur. İş ahlakı, güzel ahlak, yok gibidir. Erkek çoğu zaman bu şartlar karşısında bunalır, çok sıkıntı çeker. Evine, pestil olmuş şekilde gelir. Yorgundur, sinir sistemi bozuktur. Bunu düzeltmek, sıkıntılarını unutturmak, onu neşelendirmek, ona destek olmak, yardımcı olmak kadına düşer. Bu halde eve gelen koca, haklı olarak hanımından en azından tatlı dil, güler yüz ve ilgi bekler. Bunu da göremezse dengesi iyice bozulur. Sözleri ve hareketleri normal olmaz. Hanıma düşen vazife, bu sayılanları yapamıyorsa hiç olmazsa susup, onu daha fazla üzmemelidir. Evinde huzuru olmayan, zindandadır buyuruluyor.
Bu kadar sıkıntıda olandan her türlü dengesizlik beklenir. Kadın, bardağı taşıran son damla olmamalı. Aksine, hemen devreye girmeli, onu hoş görmeli, idare etmeli, teselli etmeli. Onun evde olduğu zamanlar ev işiyle meşgul olmayıp, onu neşelendirmeli. O olmadığı zamanlar işini gücünü yapmalı. Kadınlara tavsiyemiz hep şu oluyor: Dışarısı ateş, ahlak namus yok gibidir, kocanıza sahip çıkın, güzel ahlakla, tatlı dille, güzel yemeklerle, evinizin temizliği intizamıyla veya hoşlandığı neyse, o usulle kocanızı evinize bağlayın. O, eve adımını atmak için can atsın. ( Yuvayı dişi kuş yapar! derler.
Şeytanlar kafirlerle değil, Müslümanlarla uğraşıyor! buyuruluyor. Nefsimiz keza, kuduruyor. Neye kuduruyor, tesettüre, namaza niyaza, doğru itikada kudurup duruyor. Şeytan adamlarını sabah salarmış, gece rapor alırmış. Birisi, namazını bozdurdum dermiş, birisi orucunu bozdurdum dermiş. Diğeri haram yedirdim dermiş, hepsine tamam dermiş. Bir başkası da, karı ile kocanın arasını bozdum dermiş. Şeytan çok sevinir, aferin der, onu alnından öpermiş, en büyük işi başardın, bu olunca hepsi zamanla bozulur dermiş. Onun için hep tetikte olmalı, şeytana nefse bu fırsatı vermemelidir.
İslamiyet, sadece kadına veya erkeğe gelmedi. Sadece anneye, babaya, evlada da gelmedi, herkese geldi. Herkes uymak zorundadır. Kim uyarsa dünyada ve ahirette rahat eder, faydasını görür. Nasıl ki, arabanın bir lastiği patlayınca araba gitmiyorsa, nasıl ki saatin dişlilerinden biri kırılırsa saat çalışmıyorsa, aileden birisinin de yanlışı, eksiği, bütün ailenin huzurunu, düzenini bozabilir.
Buna göre herkes dikkat etmeli, haddini ve vazifesini bilmeli, kusurları için özür dileyip, yeni bir sayfa açıp, yeni bir başlangıçla hayata neşeyle devam etmeli. Dinimizde üzmek yasak olduğu gibi, üzülmek de yasaktır. Müslümanı hep hoş görmeli, kusurunu örtmeli, görmezden gelmeli. Bilmediğim bir mazereti vardır diyerek onu affetmeli. Affeden affedilir, seven sevilir.
Eşinden izin almak
Soru: Erkeğin bir yere giderken hanımından izin alması gerekmiyor da, kadının niye kocasından izin alması gerekiyor?
Cevap: Dinimiz, en ağır sorumluluğu erkeğe yüklemiştir. Erkeğin görevi, çalışıp evin geçimini sağlamak, hanımını günahlardan ve her türlü tehlikeden korumaktır. Kadın çalışmaya mecbur değildir. Kocasının işlediği günahlardan sorumlu olmaz. Fakat erkek, kadının işlediği günahlardan da sorumludur. Onun için, kocası onun günah işlenen yere gitmesine rıza gösteremez; gösterirse kendisi de günaha girer. Bunun için kadın, bir yere giderken kocasından izin almaya mecburdur.
Terbiyesizlik
Soru: Bir hanım, beyinin yanında terbiyesizce oturabilir mi?
Cevap: Uygun olmaz. Hz. Muhammed efendimiz, kızının yanında bile ayaklarını uzatıp oturmazdı.
Nafile için izin istemek
Soru: Nafile namaz kılmak, nafile oruç tutmak için kadının kocasından izin alması gerekir mi?
Cevap: Namaz, oruç gibi nafile ibadetler için izin almak gerekir.
Kadın, kocasından izinsiz [nafile] oruç tutamaz.
Kadın, kocasından izinsiz eve kimseyi alamaz, [nafile] namaz kılamaz.
Hz. Safvanın hanımı, (Yâ Muhammed, namaz kılınca kocam beni dövüyor) diye şikayette bulundu. Hazret-i Safvan ise, (O da, bir rekatta uzun iki sure okuyor. Halbuki ben bunu yasakladım.) dedi. Hz Muhammed efendimiz, o kadına, (Tek sure okumak yeterlidir.) buyurdu.