Ispanağın kökünden yemek yapmayı kim icat etti bilmiyorum. Ama bütün lezzetine rağmen, yapım sürecinde herkesin "bir daha asla" dediğine eminim. En azından benim için böyle, zira ben ne zaman ıspanak pişirmeye niyetlensem birkaç gün önce yağmur yağmış olur ve aldığım ıspanaklar çamur içindedir. Sadece yapraklarını pişirseniz neyse de, bir de kökünü pişirmek istiyorsanız eyvahlar olsun. Hani bir reklamda "ıspanağın hamam sefası" diyorlar ya aynen öyle bir durum. Kendini bu kadar yıkamaz insan!
Diğer yandan ortaya öyle parmak yedirten bir yemek çıktı ki, "bir daha asla" diyen iç sesim "ya olabilir aslındaaa" demeye başladı. Ama kendime söz verdim, bundan sonra daha temiz, çamursuz ıspanaklar bulursam öyle yapacağım. Siz de öyle yapın. Kulaklarımın çınlamasını isterim ama yemeğinizi yerken güzel sözlerle olsun bu:) Tabii şimdi anneciğimin benim için yaptığı yemek hazırlıklarını burada anmazsam olmaz. Kök ıspanaktan ilk kez çorbapişirdiğimde neredeyse her şeyi benim için o hazırlamıştı, hem de buz gibi bir kış gününde, çeşmesinden sıcak su akmayan bir mutfakta. Kulaklarını çınlattım ıspanağa hamam sefası yaptırırken, hafiften burnumun direği sızlayarak...
Ve sonra oturup, yanında yağsız yoğurdum ve Komşufırın'ın muhteşem Kastamonu ekmeğinden kızarmış bir dilimle birlikte afiyetle yedim. Aslında ekmeğe bile gerek yok, içinde buğday var çünkü. Ama başka yemeğiniz yoksa ve çok acıkmışsanız ekmeksiz olmaz. Şöyle domateslerine bandıra bandıra... Sahi, yazdan domates hazırlamış mıydınız? Hah işte gün bugündür, kullanın onları. Buğdayınızı önceden haşlarsanız, ıspanakları temizlemek dışında hiçbir zorluğu yok. O kadar da olsun, emeksiz yemek olmaz diyelim mi?
Bu yıl kitaplığımı elden geçirme operasyonu sırasında eski yemek dergilerini de elden geçirip denemek istediklerimi arşivlemeye karar vermiştim. İşte bu yemeğin tarifi de onların arasından, Lezzet dergisinin 2007 Şubat sayısından çıktı. Bakalım başka neler bulup deneyeceğim:)
Malzemeler:
- 1 kg ıspanağın kökü
- 2 adet kuru soğan
- 2 diş sarımsak
- 5 adet domates (konserve kullanacaksanız yaklaşık 1 büyük bardak)
- 1 kahve fincanı (6 kaşık) zeytinyağı
- 1 su bardağı haşlanmış buğday (çiğken yarım bardak)
- 2 çay bardağı sıcak su
- 1 küp şeker
- 1 çay kaşığı limon suyu
- Tuz
Yapılışı:
1. Buğdayı bir gece öncesinden ıslatıp ertesi gün haşlayın. Hafif diri kıvamda kalsın. Ispanakları da yıkayıp temizleyin. Kök kısımlarını kesip (yaklaşık 3 parmak uzunluğunda, dilerseniz saplarıyla beraber) ayırın.
2. Soğanları küp doğrayın, sarımsakları hafifçe ezin. Zeytinyağını tencerede ısıtıp soğan ve sarımsağı kavurun.
3. Tencereye domatesi ekleyip birkaç dakika pişirin, ardından ıspanak köklerini (ben saplarını da kullandım) ilave edin. Limon suyu, şeker ve tuzu da ekleyin. Birkaç dakika daha karıştırarak pişirin.
4. Buğdayı ve sıcak suyu tencereye ekleyip, kökler yumuşayana dek pişirmeye devam edin. Kapağını kapatırsanız daha da çabuk pişer. Hafif sulu kıvamda, leziz yemeğiniz hazır olduğunda bence sıcak servis yapın. Derginin önerisi ılık veya soğuk servis, tıpkı diğer zeytinyağlılar gibi.
Yanına yoğurt çok yakışıyor. Kış sofraları için farklı bir zeytinyağlı alternatifi olabilir diye düşünüyorum. Pırasadan kerevizden sıkılanlara duyurulur:)
Bence işin şimdi en zevkli kısmı, yıkanıp hazır edilmiş ıspanak yapraklarını bir güzel kavurup üstüne yumurta kırmak. Biraz zeytinyağında, havuç ve soğanları kavurup üstüne ıspanak yapraklarını irice doğrayıp eklersiniz. Haşlamaya hiç gerek yok. Kapağını kapatınca söner o zaten. Azıcık çevirdikten sonra üstüne yumurta kırarsınız, hepsi bu. Pul biber, karabiber keyfinize kalmış. Sonra da üstüne biraz süzme yoğurt gezdirip parmaklarınızla beraber yersiniz. Evet ıspanağı çok seviyorum, bütün hamam sefası taleplerine rağmen bu nazlı kış kızına olan sevgimin azalmayacağına eminim.